Merhaba sevgili okuyucu. Günümüzde tüketici olmanın anlam ve öneminin son derece değiştiğine inanıyorum. Yediden yetmişe herkesin telefon ve internet erişimine sahip olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Bu vasıtaları kullanırken gerçekleştirdiğimiz işlemlerin hukuk düzlemindeki yansımalarından ise pek çoğumuz habersiziz.
İnternet kullanımının yaygınlaşması, karantina döneminde firmaların online platformlara kayması ve hiç yorulmadan elimizdeki telefonlarla alışveriş yapabilmenin kolaylığı ise başka bir başlığın önemini çok daha arttırmış durumda. Mesafeli satış sözleşmeleri. Bu sebeple bugünkü yazımızın başlığını da mesafeli satış sözleşmeleri oluşturmaktadır. Sıklıkla kullandığımız bu yöntemin yasal düzenlemesini ve tüketicilerin sahip oldukları haklara göz atalım.
Mesafeli satış sözleşmelerinde tüketicinin karşılaştığı pek çok soruna satıcının sadece kendi yararına olan çözüm önerileri sunması, gerçekten elimizde olan ve hukuka uygun tek çözüm yolu mudur? İnceleyelim.
Öncelikle mesafeli sözleşme nedir? Satıcı veya sağlayıcı ile tüketicinin eş zamanlı fiziksel varlığı olmaksızın, mal veya hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu ana kadar ve kurulduğu an da dahil olmak üzere uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmeler mesafeli sözleşmelerdir. Burada satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin siparişinin kendisine ulaştığı andan itibaren taahhüt edilen süre içinde edimi yerine getirme sorumluluğu altına girer.
Kanunun yükümlülük atfettiği ve altını çizmek gereken bir nokta da hizmet sağlayıcılarıdır. Buna göre oluşturdukları sistem ile satıcı veya sağlayıcı adına mesafeli sözleşme kurulmasına aracılık eden aracı hizmet sağlayıcılar, sistem aracılığıyla kurulan mesafeli sözleşmelerden doğan hak ve yükümlülüklerin kullanım süresi boyunca tüketicilerin yönetmelikle belirlenen hususlara ilişkin talep ve bildirimlerini iletebilmelerine ve takip edebilmelerine elverişli bir sistemi kurmak ve kesintisiz olarak açık tutmakla yükümlüdür.
Kanuni düzenleme sözleşmeden doğan asıl sorumluluğu satıcı üzerine bırakırken aracı konumundaki aracı konumundaki platformlara kısıtlı bir sorumluluk alanı bırakmaktadır. Buna göre platform hizmeti sağlamak suretiyle yer sağlayıcı olarak hareket edilmesi durumunda tüketici mevzuatına göre sahip olunan tek sorumluluk, " Oluşturdukları sistem çerçevesinde, uzaktan iletişim araçlarını kullanmak veya kullandırmak suretiyle satıcı veya sağlayıcı adına mesafeli sözleşme kurulmasına aracılık edenler, bu maddede (Yönetmelikte) yer alan hususlardan dolayı satıcı veya sağlayıcı ile yapılan işlemlere ilişkin kayıtları 3 yıl boyunca tutmak ve istenilmesi halinde bu bilgileri ilgili kurum, kuruluş ve tüketicilere vermekle yükümlüdür." şeklindedir.
Ancak yakın zamanda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin verdiği bir karar süregelen sorumluluk anlayışını değiştirmiştir. Yaşanılan olayda tüketici sipariş ettiği televizyonun ekranının kırık olması sebebiyle Tüketici Hakem Heyetine başvurmuştur. Alışveriş platformu ise kendisinin satıcı olmaması, sadece satıcı ile müşteri arasında aracı hizmet sağlayıcı olması nedeniyle malın ayıplı olmasında sorumlu tutulamayacağını ileri sürmüştür. Hem hakem heyeti hem de Tüketici Mahkemesi aksi yönde karar vererek, siparişin verildiği internet sitesinin de sorumlu olduğuna hükmetmiştir. Kesinleşen mahkeme kararı kanun yararına bozma talebiyle Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin önüne gelmiştir. Daire, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 48. Maddesinin 5 Fıkrasına dayanarak, internet alışveriş platformları her ne kadar satıcı olmasa da tüketici ile doğrudan muhatap oldukları ve tüketicinin yaptığı ödemeyi tahsil ettikleri gerekçesiyle internet alışveriş platformlarının satılan üründeki ayıptan satıcıyla birlikte sorumlu oldukları sonucuna varmıştır. Bu önemli kararın etkilerini ilerleyen zamanlarda göreceğiz.
Şunu da belirtmek gerekir ki hizmet sağlayıcılarının en önemli sorumluluğu olan kesintisiz ve elverişli bir sistem sağlaması tek başına yeterli değildir. Bunun yanı sıra tüketiciye vadettiği güvenli satış ortamı iddiasını da gerçekleştirmelidir. Pek çok tüketici bu platformlar tarafından ortaya konan güven ve koruma temalı reklamlar sonucu alışverişi yapmaya ikna olmaktadır. Dolayısıyla bu güvenin sarsılmasına neden olan sonuçlardan ötürü tüketicinin tazminat hakkının bulunması gerekmektedir. Aracılık eden, tüketici ile arasındaki sözleşme ilişkisi kapsamında sunduğu platform sağlama hizmetine ilişkin yükümlülüklerini ihlal etmesi ya da güven sorumluluğunu doğuracak davranışları nedeniyle tüketicinin uğradığı zarardan sorumlu tutulabilir. Unutmamak gerekir ki tüketicinin genel hükümler uyarınca tazminat talebine ilişkin zamanaşımı süresi, TBK m.146'ya göre on yıldır.
Günümüzde tüketicilerin canını sıkan bir başka sorun da kendilerinin onayı alınmadan yapılan sipariş iptalleridir. Çoğunlukla indirim dönemlerinde gerçekleşen bu durumda satıcı, ödemesi yapılan bir siparişi stokta kalmadığı gerekçesiyle iptal etmekte ve para iadesinde bulunmaktadır. Ürünü stok yenilenince tekrar satın almak isteyen tüketici ise sonrasında çok daha yüksek bedellerle karşı karşıya kalmaktadır. Oysaki bu durum son derece açık bir şekilde kendine düzenleme alanı bulmuştur. Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği'nin 16. Maddesinin dördüncü fıkrasına göre, "Sipariş konusu mal ya da hizmet ediminin yerine getirilmesinin imkansızlaştığı hallerde satıcı veya sağlayıcı adına bedel tahsis etmesi halinde aracı hizmet sağlayıcının bu durumu öğrendiği tarihten itibaren üç gün içinde tüketiciye yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile bildirmesi ve varsa teslimat tarafları da dahil olmak üzere tahsil edilen tüm ödemeleri bildirim tarihinden itibaren en geç on dört gün içinde iade etmesi zorunludur. Malın stokta bulunmaması durumu, mal ediminin yerine getirilmesinin imkansızlaşması olarak kabul edilmez." Yönetmelik malın stokta bulunmaması durumunun, edimin yerine getirilmesinin imkansızlaşması sonucunu doğurmayacağını açıkça ifade etmektedir.
Mercek altına alınması gereken daha nice tüketici uyuşmazlıkları var ancak bu metinde incelemek istediğim başlıca konular bunlardı.
İçinde yaşadığımız bu hızlı ve değişken dünyada tüketici olarak hak kayıplarına uğramamanız ve haklarını etkili kullanabilmeniz için hukuki danışma almanız gerektiğinin altını çizer ve sağlıklı günler dilerim.
Not: Yayınlanan bu metin herhangi bir hukuki tavsiye niteliği taşımamaktadır. Hak kaybına uğramamak ve doğru bilgilere ulaşmak için bir avukata danışmanız gerektiğini önemle hatırlatmak isterim.
Av. Deniz Ekin BAL