Öncelikle
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
sebebiyle de vurgulamak gerekir ki kadına yönelik şiddetin her boyutuna
karşıyız. Gelecekte, sosyal hayatta kadın-erkek eşitliğinin sağlanabilmesini
umarak yazıma başlıyorum.
Kısaca 6284 Sayılı Kanun olarak bildiğimiz 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, İstanbul Sözleşmesi sonrasında sözleşmenin iç hukukta nasıl uygulanabileceğinin yansıması olan metindir. 6284 Sayılı Kanun, kadına yönelik şiddetle mücadelede uygulama mekanizmalarını, koruyucu ve önleyici tedbirleri sistematik bir biçimde düzenlemiştir.
6284
Sayılı Kanun’un sağlamış olduğu en önemli araç ihbar veya başvuru yoluyla ya da
re’sen harekete geçilerek bir belge, delil şartı aramadan şiddet mağduru lehine
koruyucu tedbir kararları verilmesi imkânı sağlamasıdır. Tam bu noktada yanlış
bilinen bir noktaya da parmak basmak gerekir. Kanunda geçen tedbirlerin
uygulanması için ispat şartı aranmaması durumu “kadının beyanı esastır, bu
sebeple sanık veya şüpheli aleyhine mahkumiyete kadar gelebilecek sonuçlar
doğurur” sonucunu doğurmamaktadır. Burada söz konusu, şiddet mağdurlarının
sözlü beyanlarıyla koruyucu ve önleyici tedbirlerin alınmasıdır. Bu bağlamda,
6284 Sayılı Kanun’da sözü geçen bazı koruyucu ve önleyici tedbirler şöyledir:
·
Barınma yerinin sağlanması
·
Geçici maddi yardım yapılması
·
Rehberlik ve danışma hizmeti
·
Geçici korumaya alma
·
Kreş imkânı sağlanması
·
Başvuranın iş yerinin değiştirilmesi
·
Başvuran evli ise müşterek yerleşim
yerinden ayrı bir yerleşim yeri belirlenmesi
·
Kimlik ve diğer bilgi-belgelerin
değiştirilmesi
·
Şiddet tehdidinde ya da küçük düşürücü söz
ve davranışlarda bulunulmasını engelleme
·
Şiddet failini uzaklaştırma ve konutun
korunan kişiye tahsisi
·
Şiddet failinin çocukla kişisel ilişki
kurmasının sınırlandırılması
·
Silah ve kamu görevi sebebiyle kullanılan
silahın teslimi
·
Şiddet failinin alkol, uyuşturucu ya da
uyarıcı madde kullanmasının engellenmesi ve bağımlılık halinde hastaneye yatmak
da dahil olmak üzere muayene ve tedavisinin yapılması.
Sayılanlar
tedbirlerin bir kısmı olmakla beraber, şiddetin önlenmesi ve mağdurun
korunmasında fayda sağlayacağı düşünüldüğü takdirde hâkimin takdir yetkisiyle bu
tedbirler genişletilebilir.
Kanun,
söz konusu tedbirlere aykırı davranılması durumunda fail aleyhine zorlama
hapsine başvurulacağını ifade etmektedir. Bunun yanı sıra yine kanunumuzda
şiddetin önlenmesi, koruyucu ve önleyici tedbirlerin sağlıklı bir içimde
uygulanmasının sağlanması, şiddet sonrası destek sağlamak amacıyla Türkiye’nin
her yerinde 7/24 çalışacak Şiddet Önleme Merkezleri’nin (ŞÖNİM) kurulmasını da
ele almıştır.
Stj.
Av. Bilge Sultan BAKİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.