Bu haftaki yazımda herkesin
kedisinin veya çevresindeki insanların davacısı veya davalısı konumunda
olabileceği ortaklığın giderilmesi davalarının sınırlı bir kısmını ele alarak
inceleyeceğim.
Ele alacağım kısımlarına geçmeden önce genel olarak ortaklığın giderilmesi davası, paylı mülkiyet ya da elbirliği ile mülkiyete konu olan taşınır veya taşınmaz mallarda ortaklar arasındaki mülkiyet ilişkisinin ferdi mülkiyete çevrilmesini, bu durumun mümkün olmaması halinde ise satış yoluyla ortaklığın giderilmesi ve devamında bu satış bedelinin ortaklar arasında payları oranında paylaştırılması yoluyla paylaşmanın sağlandığı dava türüdür.
Bu dava türünün hukuki
dayanağı Türk Medeni Kanunu’nun “Paylı
Mülkiyetin Sona Ermesi” başlığı altında 698. Maddesinde “Paylaşma İstemi” alt başlığında “Hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca
özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü
bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir.” ve
yine aynı kanunun 699. maddesinde “Paylaşma
Biçimi” alt başlığı altında “Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya
pazarlık ya da arttırmayla satılarak bedelin bölüşülmesi biçiminde
gerçekleştirilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Miras ortaklığı
bakımından ise yine Türk Medeni Kanunu’nun 642.
Maddesinde “Mirasçılardan her biri, sözleşme veya
kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın
paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen,
olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh
mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hâkim,
terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak
varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle
paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki
fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme
sağlanır. Paylaşmanın derhâl yapılması, paylaşım konusu malın veya terekenin
değerini önemli ölçüde azaltacaksa; sulh hâkimi, mirasçılardan birinin istemi
üzerine bu malın veya terekenin paylaşılmasının ertelenmesine karar verebilir.”
şeklinde düzenlenmiştir.
Bu kısa tanımdan sonra ise yazımın devamında, ele almak istediğim asıl
husus olan ortaklığın giderilmesi davasına konu olabilecek hususlar ve yine bu
dava türünün açılmasına engel olan hallerden bahsedeceğim.
·
Ortaklığın
Giderilmesi Davasına Konu Olabilecek ve Olamayacak Hususlar
Taşınmazlar, taşınırlar, sicile kayıtlı gemiler, ana sözleşmesinde
aksine hüküm olmaması halinde kooperatif payları, hisse senetleri, markalar ve kıymetli
evraklar ortaklığın giderilmesi davasına konu olabileceklerdir. Bu noktada dava
türüne konu olabilecek taşınmazları biraz daha açmak gerekir ise araziler, tapu
kütüğüne kayıtlı olan bağımsız ve sürekli haklar, kat mülkiyeti kütüğüne
kaydedilen bağımsız bölümler örnek olarak verilebilir.
Öte yandan tapu kaydında özel yol
olarak görünen yerler, su mecraları ve müşterek geçitler ise ortaklığın
giderilmesi davasına konu olamayacaktır.
Bu noktada özellik arz eden bir nokta mevcuttur ki, tarım arazilerinin
ortaklığın giderilmesi davasına konu olması halinde, tarım arazisinin aynen
taksimi yolu ile ortaklığın giderilebilmesi için her bir paydaşın payına
düşecek olan miktarın bakanlıkça belirlenen ifraz miktarını aşması
gerekecektir. Aksi durumda aynen taksim yolu ile ortaklığın giderilmesi mümkün
olmayacak, ancak satış yoluyla ortaklığın giderilmesi söz konusu olabilecektir.
·
Ortaklığın
Giderilmesi Davası Açılmasına Engel Haller
1- Hukuki Tasarruflar Sebebiyle
-
İdame-i Şuyu Sözleşmesinin
Mevcudiyeti Hali:
Taraflar kendi aralarında paydaşlığın devamına yönelik sözleşme
yapmaları halinde ortaklığın giderilmesi davası açılamayacaktır. Ancak bu
sözleşmenin geçerliliği için belirli şekil şartlar gerekmektedir. Bunları
incelediğimizde öncelikle bu sözleşme paydaşların tamamı tarafından imzalanmış
olması gerekir. Bu noktada paydaşlığın devamına yönelik sözleşmeye konu olan
şey taşınmaz olması halinde bu sözleşmenin noterde düzenleme biçiminde
düzenlenmiş olması gerekir. Aksi durumda sözleşme geçersiz olacaktır. Öte
yandan bu sözleşme yalnızca 10 yıl süre için yapılabilecek olup, 10 yılı aşkın
bir süre içermesi halinde 10. yılın sonundan itibaren artık ortaklığın
giderilmesi davası açılmasına engel teşkil etmeyecektir. İdame-i şuyu sözleşmesinin
konusu bir taşınır olması halinde ise, herhangi bir resmi şekle tabi değildir.
-
Paydaşların Hepsinin Ortak
İradesi ile Söz Konusu Şey İçin Kira Sözleşmesi Yapılması:
Paydaşların hepsinin ortak iradesi ile yapılmış bulunan bir kira
sözleşmesinin mevcudiyeti halinde Yargıtay kararlarında da yer aldığı üzere
kira sözleşmesi sona ermeden paydaşların ortaklığın giderilmesi davası açması
söz konusu olamayacaktır. Bu noktada söz konusu kira sözleşmesinde paydaşların her
biri tarafından imzalanmış olması gerekmektedir. Sözleşmenin yapılması
tarihinden itibaren 10 yıl geçmiş olması halinde artık ortaklığın giderilmesi
davasının açılmasına engel bir kira sözleşmesinden bahsedilemeyecektir.
2- Kanundan Doğan Sınırlamalar
-
Kat Mülkiyeti Kanunu:
634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda yer alan düzenlemeye göre kat
irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmuş bir gayrimenkulde arsa payı bağımsız
bölümlere bağlanmış halde olup, artık taşınmaz ve bağımsız bölümler birbirinden
ayrı olarak düşünülemeyecektir. Bu halde
ortaklığın giderilmesi davasına konu edilecek husus taşınmazın tamamı değil,
kat mülkiyeti kurulmuş bağımsız bölümlerdir.
- Mirasçılar arasında Paylaştırma
Sözleşmesi yapılmış olması:
Mirasçılar tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerinde paylaşma
sözleşmesi yaparak söz konusu malları kendi aralarında paylaşmış olmaları
halinde artık ortaklığın giderilmesi davası açılamayacaktır.
3-
Bekletici Meseleler
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 165’te düzenlendiği üzere “Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir
davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki
ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o
davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama
bekletilebilir” denilerek bekletici mesele kavramı tanımlanmıştır. Konumuz
kapsamında ele alındığında ise ortaklığın giderilmesi davasının incelenmesi ve
sonuçlandırılması başka bir davanın çözümüne bağlı olması halinde mahkemece,
ilgili tarafa bu davanın açılması noktasında uygun bir süre verilir.
İlgililerce davanın açılması halinde, bu dava bekletici mesele sayılarak
davanın sonucunun beklenilmesi gerektiğine karar verilir. Uygulamada sıklıkla
karşılaşılan bekletici mesele sayılan hususlara verilebilecek örnekler ise;
-
Mülkiyet Uyuşmazlığının bulunması,
-
Ad- Soyad Düzeltim Davasının mevcut olması,
-
Muhdesat Aidiyetinin Tespiti Davasının bulunması,
-
Mirasçılık Belgesinin İptali Davasının bulunması,
-
Menfi Tespit Davasının bulunması,
-
Terekenin Tespiti Davası sürmesi,
-
Miras taksim sözleşmesinin ifası için açılan Tapu İptali
ve Tescili Davasının bulunması,
-
Vasiyetnamenin Tenfizi Davasının bulunması,
-
Tapuda sınır düzeltimi gerektiği iddiasının bulunması ve
buna yönelik bir dava açılmış olması,
-
İcranın Geri Bırakılması kararının bulunması,
-
Elbirliği Mülkiyetinin Paylı Mülkiyete Çevrilmesi Davasının
bulunması,
-
Mirasçılık belgeleri arasında çelişki bulunması,
-
Paydaşlıktan Çıkarma Davasının bulunması,
-
Birbiriyle uyuşmayan tapu kaydının bulunması,
-
İlgili taşınmazdaki kayıtlı malikler arasında hakkında
gaiplik kararı verilmesi gereken birinin bulunmuş olması halleridir.
Av. Benginur MERCAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.