22 Ocak 2024 Pazartesi

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI

 

Bu haftaki yazımda herkesin kedisinin veya çevresindeki insanların davacısı veya davalısı konumunda olabileceği ortaklığın giderilmesi davalarının sınırlı bir kısmını ele alarak inceleyeceğim.

Ele alacağım kısımlarına geçmeden önce genel olarak ortaklığın giderilmesi davası, paylı mülkiyet ya da elbirliği ile mülkiyete konu olan taşınır veya taşınmaz mallarda ortaklar arasındaki mülkiyet ilişkisinin ferdi mülkiyete çevrilmesini, bu durumun mümkün olmaması halinde ise satış yoluyla ortaklığın giderilmesi ve devamında bu satış bedelinin ortaklar arasında payları oranında paylaştırılması yoluyla paylaşmanın sağlandığı dava türüdür.

Bu dava türünün hukuki dayanağı Türk Medeni Kanunu’nun “Paylı Mülkiyetin Sona Ermesi” başlığı altında 698.  Maddesinde “Paylaşma İstemi” alt başlığında “Hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir.” ve yine aynı kanunun 699. maddesinde “Paylaşma Biçimi” alt başlığı altında “Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da arttırmayla satılarak bedelin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir” şeklinde düzenlenmiştir.

Miras ortaklığı bakımından ise yine Türk Medeni Kanunu’nun 642.  Maddesinde “Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hâkim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır. Paylaşmanın derhâl yapılması, paylaşım konusu malın veya terekenin değerini önemli ölçüde azaltacaksa; sulh hâkimi, mirasçılardan birinin istemi üzerine bu malın veya terekenin paylaşılmasının ertelenmesine karar verebilir.”  şeklinde düzenlenmiştir.

Bu kısa tanımdan sonra ise yazımın devamında, ele almak istediğim asıl husus olan ortaklığın giderilmesi davasına konu olabilecek hususlar ve yine bu dava türünün açılmasına engel olan hallerden bahsedeceğim.

    ·         Ortaklığın Giderilmesi Davasına Konu Olabilecek ve Olamayacak Hususlar

Taşınmazlar, taşınırlar, sicile kayıtlı gemiler, ana sözleşmesinde aksine hüküm olmaması halinde kooperatif payları, hisse senetleri, markalar ve kıymetli evraklar ortaklığın giderilmesi davasına konu olabileceklerdir. Bu noktada dava türüne konu olabilecek taşınmazları biraz daha açmak gerekir ise araziler, tapu kütüğüne kayıtlı olan bağımsız ve sürekli haklar, kat mülkiyeti kütüğüne kaydedilen bağımsız bölümler örnek olarak verilebilir. 

 Öte yandan tapu kaydında özel yol olarak görünen yerler, su mecraları ve müşterek geçitler ise ortaklığın giderilmesi davasına konu olamayacaktır.

Bu noktada özellik arz eden bir nokta mevcuttur ki, tarım arazilerinin ortaklığın giderilmesi davasına konu olması halinde, tarım arazisinin aynen taksimi yolu ile ortaklığın giderilebilmesi için her bir paydaşın payına düşecek olan miktarın bakanlıkça belirlenen ifraz miktarını aşması gerekecektir. Aksi durumda aynen taksim yolu ile ortaklığın giderilmesi mümkün olmayacak, ancak satış yoluyla ortaklığın giderilmesi söz konusu olabilecektir.

    ·         Ortaklığın Giderilmesi Davası Açılmasına Engel Haller

 

1-      Hukuki Tasarruflar Sebebiyle

-          İdame-i Şuyu Sözleşmesinin Mevcudiyeti Hali:

Taraflar kendi aralarında paydaşlığın devamına yönelik sözleşme yapmaları halinde ortaklığın giderilmesi davası açılamayacaktır. Ancak bu sözleşmenin geçerliliği için belirli şekil şartlar gerekmektedir. Bunları incelediğimizde öncelikle bu sözleşme paydaşların tamamı tarafından imzalanmış olması gerekir. Bu noktada paydaşlığın devamına yönelik sözleşmeye konu olan şey taşınmaz olması halinde bu sözleşmenin noterde düzenleme biçiminde düzenlenmiş olması gerekir. Aksi durumda sözleşme geçersiz olacaktır. Öte yandan bu sözleşme yalnızca 10 yıl süre için yapılabilecek olup, 10 yılı aşkın bir süre içermesi halinde 10. yılın sonundan itibaren artık ortaklığın giderilmesi davası açılmasına engel teşkil etmeyecektir. İdame-i şuyu sözleşmesinin konusu bir taşınır olması halinde ise, herhangi bir resmi şekle tabi değildir.

-          Paydaşların Hepsinin Ortak İradesi ile Söz Konusu Şey İçin Kira Sözleşmesi Yapılması:

Paydaşların hepsinin ortak iradesi ile yapılmış bulunan bir kira sözleşmesinin mevcudiyeti halinde Yargıtay kararlarında da yer aldığı üzere kira sözleşmesi sona ermeden paydaşların ortaklığın giderilmesi davası açması söz konusu olamayacaktır. Bu noktada söz konusu kira sözleşmesinde paydaşların her biri tarafından imzalanmış olması gerekmektedir. Sözleşmenin yapılması tarihinden itibaren 10 yıl geçmiş olması halinde artık ortaklığın giderilmesi davasının açılmasına engel bir kira sözleşmesinden bahsedilemeyecektir.

2-      Kanundan Doğan Sınırlamalar

- Kat Mülkiyeti Kanunu:

634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda yer alan düzenlemeye göre kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmuş bir gayrimenkulde arsa payı bağımsız bölümlere bağlanmış halde olup, artık taşınmaz ve bağımsız bölümler birbirinden ayrı olarak düşünülemeyecektir.  Bu halde ortaklığın giderilmesi davasına konu edilecek husus taşınmazın tamamı değil, kat mülkiyeti kurulmuş bağımsız bölümlerdir.

-         Mirasçılar arasında Paylaştırma Sözleşmesi yapılmış olması:

Mirasçılar tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerinde paylaşma sözleşmesi yaparak söz konusu malları kendi aralarında paylaşmış olmaları halinde artık ortaklığın giderilmesi davası açılamayacaktır.

3-      Bekletici Meseleler

Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 165’te düzenlendiği üzere “Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir” denilerek bekletici mesele kavramı tanımlanmıştır. Konumuz kapsamında ele alındığında ise ortaklığın giderilmesi davasının incelenmesi ve sonuçlandırılması başka bir davanın çözümüne bağlı olması halinde mahkemece, ilgili tarafa bu davanın açılması noktasında uygun bir süre verilir. İlgililerce davanın açılması halinde, bu dava bekletici mesele sayılarak davanın sonucunun beklenilmesi gerektiğine karar verilir. Uygulamada sıklıkla karşılaşılan bekletici mesele sayılan hususlara verilebilecek örnekler ise;

-          Mülkiyet Uyuşmazlığının bulunması,

-          Ad- Soyad Düzeltim Davasının mevcut olması,

-          Muhdesat Aidiyetinin Tespiti Davasının bulunması,

-          Mirasçılık Belgesinin İptali Davasının bulunması,

-          Menfi Tespit Davasının bulunması,

-          Terekenin Tespiti Davası sürmesi,

-          Miras taksim sözleşmesinin ifası için açılan Tapu İptali ve Tescili Davasının bulunması,

-          Vasiyetnamenin Tenfizi Davasının bulunması,

-          Tapuda sınır düzeltimi gerektiği iddiasının bulunması ve buna yönelik bir dava açılmış olması,

-          İcranın Geri Bırakılması kararının bulunması,

-          Elbirliği Mülkiyetinin Paylı Mülkiyete Çevrilmesi Davasının bulunması,

-          Mirasçılık belgeleri arasında çelişki bulunması,

-          Paydaşlıktan Çıkarma Davasının bulunması,

-          Birbiriyle uyuşmayan tapu kaydının bulunması,

-          İlgili taşınmazdaki kayıtlı malikler arasında hakkında gaiplik kararı verilmesi gereken birinin bulunmuş olması halleridir.

 

Av. Benginur MERCAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.