19 Şubat 2024 Pazartesi

TAPU SİCİLİNİN TUTULMASINDA DEVLETİN SORUMLULUĞU


Tapu sicilinin tutulmasının bir zarar yarattığı durumlarda oluşan zararlardan devlet sorumlu olacaktır. Kanun koyucu TMK. m.1007’de bunu açıkça belirtmiştir. Bu esasa dayanan davalarda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1 Numaralı protokol m.1’i de dayanak olarak göstermek mümkündür.

Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardaki devletin sorumluluğu bir kusursuz sorumluluk halidir. Devletin herhangi bir kusuru olmasa dahi bu zarardan sorumlu olacaktır. Sadece devletin sorumluluğu için tapu sicilinin tutulmasında bir hukuka aykırılık bulunması ve zararın da bunun sonucunda ortaya çıkması gerekmektedir.

Sorumluluğun Şartları:

    -        Bir Zarar Doğmuş Olmalıdır.

Devletin sorumluluğunun doğması için tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı bir zararın doğmuş olması gerekmektedir. Bu yüzden herhangi bir zarar bulunmadıkça devletin sorumluluğu da söz konusu olmayacaktır.

    -        Zararın Tapu Sicilinin Hukuka Aykırı Bir Şekilde Tutulmasından Doğması Gerekmektedir

Devlet, tapu sicilinin tutulması ile ilgili olmayan zararlardan sorumlu olmayacaktır.

Tapu sicilinin kuruluş safhasındaki işlemlerden doğan zararlardan devletin sorumlu olup olmayacağı hususu tartışmalı olup yüksek yargı daha önceki kararlarında kadastro işlemlerindeki hukuka aykırılıkları TMK. m.1007 kapsamında görmezken, son zamanlardaki kararlarında tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki bütün işlemlerden (kadastro işlemleri, tapu işlemleri) devletin sorumlu olduğuna karar vermektedir.

Uygulanacak Esaslar ve Rücu:

Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar TMK. m.1007/3 uyarınca tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Zarara doğmasına sebep olan başka sorumlular varsa TBK. m.61 uyarınca müteselsil sorumluluk hali mümkün olabilmektedir. Bu esasa ilişkin davalarda zamanaşımı olarak TBK. m.72 uygulanmaktadır.

Esasa ilişkin zarar, memurun kusurundan kaynaklı ise devlet ödediği tazminat için o memura rücu hakkına sahiptir (TMK.m.1007/2). Zarara uğrayan tarafın doğrudan doğruya kusurlu memurdan tazminat istemesi Anayasanın 129. maddesi ve Devlet Memurları Kanunu’nun 13. maddesi uyarınca mümkün değildir. Devletin kusursuz sorumluluğu sebebiyle yapılan ödemelerden bahisle ihmali bulunan personel aleyhine başlatılacak rücu istemleri, ödeme tarihinden itibaren iki yıl, her halde zarara yol açan işlemin gerçekleştirildiği tarihten itibaren on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacaktır. Memurun kusuru, ağır kusur ise bu durumda TBK. m.73 saklı tutulmaktadır.

 

                                   Stj. Av. Batuhan Berk MAZLUM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.