27 Ekim 2023 Cuma

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KURUMUNUN İPTALİNE DAİR KARARIN İNCELENMESİ

 


            01.06.2023 tarihinde Anayasa Mahkemesi E:2022/120 K:2023/107 sayılı kararında Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin itiraz yoluna başvurusu ile birlikte, Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması düzenlemesine dair olan tüm hükümlerin oy çokluğu ile iptaline karar verilmiştir.

            CMK m.231/5’e göre “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hüküm sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder.” şeklinde belirtilmiştir. CMK m231/6’da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun işletilebilmesi için var olması gereken şartlar belirtilmiştir. Buna göre;

a)     Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

c)   Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir.

“Sanığın kabul etmemesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” şeklinde ifade edilmiştir. HAGB kararının verildiği durumda sanığın 5 yıl süreyle denetime tabi olacağı eğer bu 5 yıllık denetim süresi içerisinde, sanık hakkında kasıtlı bir suç işlemiş olması durumunda bir kez daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının geri bırakılması kararı verilemez. Denetim süresi içerisinde kasten, yeni işlenmiş bir suç yahut denetimli serbestlik tedbirlerine aykırılık bulunması durumlarında mahkeme hükmü açıklar. CMKm.231/10’da belirtildiği üzere “Denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.

           Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “görevi yaptırmamak için direnme” ve “kasten yaralama” suçlarından oluşan bir ceza davasında Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının Anayasa’ya ve gereklerine aykırı bulunduğunu ileri sürmek suretiyle iptali için yüksek mahkemeye başvuruda bulundu. Yapılan başvuruda özetle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesinin sonucunda, mağduriyeti bulunan taraf açısından yeterli düzeyde mağduriyetin giderilmesini sağlamadığı, sanıkların cezadan muaf tutulmasına yol açtığı ve devletin bir yükümü olarak kişilerim maddi ve manevi varlıklarını koruma, belli bir seviyede bulundurma ve geliştirme konusundaki vazifesini yerine getirmek hususunda yetersiz kaldığı belirtilerek, söz konusu durumun Anayasa m.17’ye aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Bu olgu Anayasa m.17’de şu şekilde ifade edilmiştir; “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir…”. Belirtilen maddenin amacı kişilerin şahsında gerçekleşme ihtimali bulunan bir ölüm ya da yaralama olayında, mevzuat ışığında etkin ve seri bir şekilde uygulamaya geçirilmesi ve olayda sorumluluğu bulunanların tespit edilerek hesap vermelerini sağlamaktır. Anayasa m.17 uyarınca kamu görevi ifa edenlerin bu aykırı muamelelerinin cezalandırılmasından ziyade üçüncü kişilerin aykırı muameleleri dolayısıyla oluşan durumda devletin pozitif yükümlülükleri uyarıca daha esnek bir şekilde davrandığı görülmektedir. Bu olgular çerçevesinde failinin kamu görevlisi olduğu hukuka aykırı ve ehemmiyeti yüksek olan fiillerin doğru bulunmayıp, cezalandırılmasının yapıldığının gösterilmesi gerekmektedir. Bu sebeple kötü muamele dolayısıyla veya işkence suçunu gerçekleştiren kamu görevlisi cezasız kalmamalıdır. HAGB kurumunun bu şekilde işlenmiş olan suçlara karşı herhangi bir yaptırımının bulunmuyor olması ve mahkemeler özelinde bu duruma karşı uygulanacak olan sürekli ve genel bir uygulamanın oturtulamamış bulunması, HAGB tarafından mağdurların giderimini sağlayacak sonuçlar verilemediği belirtilerek usul yükümlülüğü açısından bağdaşmadığı görülmüştür. Anayasa Mahkemesi mevcut olan durumuyla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun beklenilen düzeyde kamu gücünü kullananların keyfi uygulamalarını önlemekte yeterli olamadığı, temel hak ve özgürlükler kapsamındaki olguların gerçekleştirilmesi üzerinde olumsuz ve caydırıcı etki bıraktığı anlaşılmaktadır. Bu sebeplerle Anayasa Mahkemesi kuralın Anayasa’nın m.13,17,35 ve 36. maddelerinin kanuna aykırı olduğunu belirterek iptal kararı vermiştir.

           Yazımızın sonuna geldiğimizde kendi yorumumuzu yapacak olursak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi isabetli olmuştur. HAGB sebebiyle kişilerin bunu bir suçsuzluk vasıtası olarak görmesi ve mağduriyeti bulunan kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesine dair oluşan güvensizliğin önüne geçilebilecektir. Bununla beraber Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesinde bahsetmiş olduğu kamu otoritesinin işlemiş olduğu suçlar konusunda HAGB kurumunun sağlayamadığı güven durumu tartışmaya açıktır. HAGB kurumunun zaten iki yıl ve altındaki ceza süresine tabi olan suçlarda uygulandığı düşünülürse kamu otoritesi olarak bu otoriteyi kullanmakla yükümlü kişinin işlemiş olabileceği suçlar ve bu suçların karşılığı olarak ilgili kanunlarda belirtilen cezaların bu aralığa çoğunlukla girmediği görülebilecektir. Bir diğer yandan cezalandırılması gündemde olan sanığın yargılama süreci devam ederken hakkında henüz kesinleştirilmiş bir hüküm bulunmadan HAGB’yi kabul etmesi ve bunun kabul edileceği sıranın belirgin olmaması sebebiyle sanığın acaba ceza alır mıyım korkusuyla bu durumu kabullenmesi veya kabulleniyor olması yadsınamaz bir gerçekliktir. Tüm bu sayılan durumlar ışığında HAGB’nin iptali yerinde ve isabetli bir karar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bundan sonraki süreçte HAGB yerine mağduriyetleri önleme hususunda etkili bir kanuni düzenlemenin yapılması ve adalete duyulan güvenin artırılması gerekmektedir.

 

 

 

Stj. Av. Batın ÇEBİ    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.