13 Kasım 2023 Pazartesi

Haksız Rekabet

 

Hayatımızda geçerliliği bulunan liberal ekonomi düzenlerinin dayanağı serbest rekabettir. Piyasada serbest rekabet güzel bir şekilde işlerse, işletmelerin verimi de bu şekilde artmaktadır. Bunun sonucunda üretilen mal ve hizmetlerin kalitesi artmakla birlikte bu mal ve hizmetlerin fiyatları da düşmektedir. Ancak bu yönüyle çok faydalı olan rekabetin dürüstlük kurallarına uygun olması ve kötüye kullanılmaması gerekir. Bu nedenlerle rekabet ve haksız rekabet kavramları sadece rakipler açısından değil aynı zamanda toplumun menfaatleri yönünden de ele alınması gereken kavramlardır.

Genel olarak haksız rekabet, rekabeti tehlikeye atan ya da rekabetin olumlu sonuçlarını engelleyen tüm eylemler diyebiliriz.

Türk Hukukunda haksız rekabete ilişkin hükümler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54-63 maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Haksız rekabet ile ilgili bir diğer düzenleme de Türk Borçlar Kanunu’nun 57. Maddesinde bulunmaktadır.

Haksız rekabet durumu Paris Sözleşmesinde de düzenlenmiştir. Sözleşmenin ikinci mükerrer 10. Maddesine göre, taraf devletler, haksız rekabet oluşturan davranışların engellenmesi konusunda diğer taraf devlet vatandaşlarına gerekli kanuni koruma sağlamayı taahhüt etmişlerdir

TTK 54/1 uyarınca haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı, bütün katılanların yararına, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Buradaki “bütün katılanlar” kavramı ile kastedilenler ekonomi, tüketici ve kamudur. Bu düzenlemede kanun koyucu sadece rakiplere değil aynı zamanda müşterilere, mesleki ve ekonomik birliklere, tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarına (STK) ve kamusal nitelikli kurumlara da dava hakkı tanımıştır.

TTK 54/1’deki “dürüst” ve “bozulmamış” rekabet kavramları tanımlanmamıştır. Geniş açıdan bakılarak yorumlanacak olursa kaynak kanundaki “lauter”, “saf, karışık olmayan” ele alınarak saf, kurallara uygun, dürüst rekabettir. “Bozulmamış” rekabet ise hukuka uygun bozulmamış rekabet ortamında tüm katılanların “hilesiz” bir şekilde dürüst davranış kurallarına göre hareket edeceğine güvenir.

Uygulamada karşılaşılan Haksız Rekabet Halleri Türk Ticaret Kanunu’nun 55. Maddesinde sayılmıştır. Ancak madde metninde “aşağıda sayılan haller haksız rekabet hallerinin başlıcalarıdır” ifadesinden de anlaşılacağı üzere haksız rekabet halleri maddede sayılanlarla sınırlı değildir.

Haksız Rekabet Dolayısıyla Açılabilecek Davalar

TTK 56/1’ de haksız rekabet dolayısıyla açılabilecek hukuk davaları şunlardır; tespit davası, men davası, düzeltme davası, tazminat davası

Tespit Davası: Davalının davranışının haksız rekabet oluşturup oluşturmadığına dair tespit amacıyla açılan dava şeklidir. Bu davanın açılabilmesi için tespit talebinde bulunan kişinin korunmaya değer meşru bir hukuki menfaatinin bulunması gerekir. Bu dava genellikle henüz şartları oluşmadığı için açılamayan eda davalarında kullanılabilecek kesin delilleri elde etmek için açılır. TTK 56/1-a’da haksız rekabete maruz kalan kişilere, bu durumu mahkeme kararı ile tespit ettirme hakkı hüküm uyarınca açıkça tanındığından, usul hukukunda geçerli olan, “eda davası açılabilirken tespit davasının açılamayacağı” prensibi burada geçerli olmayacaktır.

Men Davası: Bu davanın açılabilmesi için haksız rekabet fiilinin devam ediyor olması veya haksız rekabet fiilinin tekrarlanacağı konusunda güçlü emarelerin bulunması gerekir.

Düzeltme Davası: Bu davada, haksız rekabet sonucunda ortaya çıkan maddi durumun ortadan kaldırılması talep edilir. Düzeltme davasının tazmin görevi yoktur. Ancak haksız rekabet dolayısıyla zarar gören kişi zararının da tazmin edilmesini istiyorsa, düzeltme davasıyla birlikte failin kusurlu olması şartıyla tazminat davası açabilir.

Tazminat Davası: Haksız rekabete uğrayan kişi maddi ve manevi tazminat davası ile davalıdan zararlarını talep edebilir. Ancak tazminat davasında, davacı davalının kusurunu ispat etmekle yükümlüdür. Ayrıca tazminat davasının açılabilmesi için haksız rekabet fiilini işleyenin kusurlu hareketi sonucunda bir zararın doğması ve bu zarar ile kusurlu hareket arasında illiyet bağının bulunması gerekir.

TTK 56 uyarınca açılabilecek davalar, dava hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her halde bu hakların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Sürenin başlaması için hem failin hem de zararın öğrenilmesi gerekir.

Dava açma hakkı bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, HMK ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir. İhtiyati tedbir dava açıldıktan sonra talep edilebildiği gibi, dava açılmadan önce de talep edilebilir.

HMK 303 uyarınca mahkeme kararları, yalnızca davanın tarafları hakkında icra edilebilir. Kanun koyucu haksız rekabet dolayısıyla mağdur olan kişinin haklarını daha etkili bir şekilde koruyabilmek amacıyla bu konuda istisnai bir hüküm öngörmüştür. TTK 56/4 uyarınca, haksız rekabet nedeniyle açılan önleme ve düzeltme davalarında davalı aleyhine verilen hüküm, haksız rekabete konu malları doğrudan ve dolayısıyla davalıdan ticari bir amaçla elde etmiş olan şahıslar hakkında da icra olunur. Kanun lafzından da anlaşılacağı üzere mahkemenin hükmü, taklit markalı ürünleri ticari amaçla değil de bireysel tüketim amacıyla elinde bulunduran aleyhine icra edilemez.

Cezai Sorumluluk

    Her haksız rekabet fiili aynı zamanda suç teşkil etmez. Bu nedenle sadece suç teşkil eden fiiller için cezai sorumluluk söz konusudur. TTK 62/1-a bendinde hapis veya adli para cezasını gerektiren haksız rekabet fiilleri dört başlık halinde gösterilmiştir. 

    -        TTK 55’de yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler,

    -        Kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri,        ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler,

    - Çalışanları, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri, çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya       ticaret sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar,

    -        Çalıştıranlar veya müvekkillerden, işçilerinin veya çalışanlarının ya da vekillerinin, işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler.

    Yukarıda da belirttiğim haksız rekabet suçlarının takibi şikâyete bağlıdır. Bu fiilleri kasten işleyenler hakkında, işledikleri fiil daha ağır bir cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı sürece hukuk davası açma hakkına sahip olanlardan birinin şikâyeti üzerine iki yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüştür.

    Haksız rekabet fiilinin bir tüzel kişinin faaliyeti tarafından işlenmesi halinde TTK 62. Madde hükmü, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya ortakları hakkında da uygulanır. Haksız rekabet fiilinin bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine karar verilebilir.

 

Stj. Av. Batuhan Berk MAZLUM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.