Hayatımızda
geçerliliği bulunan liberal ekonomi düzenlerinin dayanağı serbest rekabettir.
Piyasada serbest rekabet güzel bir şekilde işlerse, işletmelerin verimi de bu
şekilde artmaktadır. Bunun sonucunda üretilen mal ve hizmetlerin kalitesi
artmakla birlikte bu mal ve hizmetlerin fiyatları da düşmektedir. Ancak bu
yönüyle çok faydalı olan rekabetin dürüstlük kurallarına uygun olması ve kötüye
kullanılmaması gerekir. Bu nedenlerle rekabet ve haksız rekabet kavramları sadece
rakipler açısından değil aynı zamanda toplumun menfaatleri yönünden de ele
alınması gereken kavramlardır.
Genel olarak haksız rekabet, rekabeti tehlikeye atan ya da rekabetin olumlu sonuçlarını engelleyen tüm eylemler diyebiliriz.
Türk
Hukukunda haksız rekabete ilişkin hükümler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun
54-63 maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Haksız
rekabet ile ilgili bir diğer düzenleme de Türk Borçlar Kanunu’nun 57.
Maddesinde bulunmaktadır.
Haksız
rekabet durumu Paris Sözleşmesinde de düzenlenmiştir. Sözleşmenin ikinci
mükerrer 10. Maddesine göre, taraf devletler, haksız rekabet oluşturan
davranışların engellenmesi konusunda diğer taraf devlet vatandaşlarına gerekli
kanuni koruma sağlamayı taahhüt etmişlerdir
TTK
54/1 uyarınca haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı, bütün katılanların
yararına, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Buradaki “bütün
katılanlar” kavramı ile kastedilenler ekonomi, tüketici ve kamudur. Bu
düzenlemede kanun koyucu sadece rakiplere değil aynı zamanda müşterilere,
mesleki ve ekonomik birliklere, tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan
sivil toplum kuruluşlarına (STK) ve kamusal nitelikli kurumlara da dava hakkı
tanımıştır.
TTK
54/1’deki “dürüst” ve “bozulmamış” rekabet
kavramları tanımlanmamıştır. Geniş açıdan bakılarak yorumlanacak olursa kaynak
kanundaki “lauter”, “saf, karışık olmayan” ele
alınarak saf, kurallara uygun, dürüst rekabettir. “Bozulmamış”
rekabet ise hukuka uygun bozulmamış rekabet ortamında tüm katılanların “hilesiz”
bir şekilde dürüst davranış kurallarına göre hareket edeceğine güvenir.
Uygulamada karşılaşılan Haksız Rekabet Halleri Türk Ticaret Kanunu’nun 55. Maddesinde sayılmıştır. Ancak madde metninde “aşağıda sayılan haller haksız rekabet hallerinin başlıcalarıdır” ifadesinden de anlaşılacağı üzere haksız rekabet halleri maddede sayılanlarla sınırlı değildir.
Haksız Rekabet Dolayısıyla Açılabilecek
Davalar
TTK
56/1’ de haksız rekabet dolayısıyla açılabilecek hukuk davaları şunlardır;
tespit davası, men davası, düzeltme davası, tazminat davası
Tespit Davası:
Davalının davranışının haksız rekabet oluşturup oluşturmadığına dair tespit
amacıyla açılan dava şeklidir. Bu davanın açılabilmesi için tespit talebinde
bulunan kişinin korunmaya değer meşru bir hukuki menfaatinin bulunması gerekir.
Bu dava genellikle henüz şartları oluşmadığı için açılamayan eda davalarında
kullanılabilecek kesin delilleri elde etmek için açılır. TTK 56/1-a’da haksız
rekabete maruz kalan kişilere, bu durumu mahkeme kararı ile tespit ettirme
hakkı hüküm uyarınca açıkça tanındığından, usul hukukunda geçerli olan, “eda
davası açılabilirken tespit davasının açılamayacağı” prensibi burada
geçerli olmayacaktır.
Men Davası:
Bu davanın açılabilmesi için haksız rekabet fiilinin devam ediyor olması veya
haksız rekabet fiilinin tekrarlanacağı konusunda güçlü emarelerin bulunması
gerekir.
Düzeltme Davası:
Bu davada, haksız rekabet sonucunda ortaya çıkan maddi durumun ortadan
kaldırılması talep edilir. Düzeltme davasının tazmin görevi yoktur. Ancak
haksız rekabet dolayısıyla zarar gören kişi zararının da tazmin edilmesini
istiyorsa, düzeltme davasıyla birlikte failin kusurlu olması şartıyla tazminat
davası açabilir.
Tazminat Davası: Haksız
rekabete uğrayan kişi maddi ve manevi tazminat davası ile davalıdan zararlarını
talep edebilir. Ancak tazminat davasında, davacı davalının kusurunu ispat
etmekle yükümlüdür. Ayrıca tazminat davasının açılabilmesi için haksız rekabet
fiilini işleyenin kusurlu hareketi sonucunda bir zararın doğması ve bu zarar
ile kusurlu hareket arasında illiyet bağının bulunması gerekir.
TTK 56 uyarınca
açılabilecek davalar, dava hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu
öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her halde bu hakların
doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Sürenin
başlaması için hem failin hem de zararın öğrenilmesi gerekir.
Dava
açma hakkı bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi
korunmasına, haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına,
haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine
ve diğer tedbirlere, HMK ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine
göre karar verebilir. İhtiyati tedbir dava açıldıktan sonra talep edilebildiği
gibi, dava açılmadan önce de talep edilebilir.
HMK
303 uyarınca mahkeme kararları, yalnızca davanın tarafları hakkında icra
edilebilir. Kanun koyucu haksız rekabet dolayısıyla mağdur olan kişinin
haklarını daha etkili bir şekilde koruyabilmek amacıyla bu konuda istisnai bir
hüküm öngörmüştür. TTK 56/4 uyarınca, haksız rekabet nedeniyle açılan önleme ve
düzeltme davalarında davalı aleyhine verilen hüküm, haksız rekabete konu
malları doğrudan ve dolayısıyla davalıdan ticari bir amaçla elde
etmiş olan şahıslar hakkında da icra olunur. Kanun lafzından da anlaşılacağı
üzere mahkemenin hükmü, taklit markalı ürünleri ticari amaçla değil de bireysel
tüketim amacıyla elinde bulunduran aleyhine icra edilemez.
Cezai Sorumluluk
Her haksız rekabet fiili aynı zamanda suç teşkil etmez. Bu nedenle sadece suç teşkil eden fiiller için cezai sorumluluk söz konusudur. TTK 62/1-a bendinde hapis veya adli para cezasını gerektiren haksız rekabet fiilleri dört başlık halinde gösterilmiştir.
-
TTK 55’de yazılı haksız rekabet
fiillerinden birini kasten işleyenler,
-
Kendi icap ve tekliflerinin
rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri,
ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi
verenler,
- Çalışanları, vekilleri veya diğer
yardımcı kimseleri, çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya ticaret
sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar,
-
Çalıştıranlar veya müvekkillerden,
işçilerinin veya çalışanlarının ya da vekillerinin, işlerini gördükleri sırada
cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili
önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler.
Yukarıda
da belirttiğim haksız rekabet suçlarının takibi şikâyete bağlıdır. Bu fiilleri
kasten işleyenler hakkında, işledikleri fiil daha ağır bir cezayı gerektiren
başka bir suç oluşturmadığı sürece hukuk davası açma hakkına sahip olanlardan
birinin şikâyeti üzerine iki yıla kadar hapis veya adli para cezası
öngörülmüştür.
Haksız
rekabet fiilinin bir tüzel kişinin faaliyeti tarafından işlenmesi halinde TTK
62. Madde hükmü, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan
organın üyeleri veya ortakları hakkında da uygulanır. Haksız rekabet fiilinin
bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında
tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine karar verilebilir.
Stj. Av. Batuhan Berk MAZLUM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.