Hayatımızın olmazsa olmazı noktasına gelen internetle birlikte sosyal medya kullanımı ve sosyal medyanın yaşamımızdaki pek çok alana etkisi ve müdahalesi de yadsınamaz bir gerçektir. Günümüzde sosyal medya sayesinde haberlerin hızlıca yayıldığına şahit oluyoruz. Bu sayede insanlar çok daha hızlı organize olup birçok olay karşısında harekete geçebiliyor. Özellikle hak arama konusunda bir şekilde sesini duyuramamış kişiler sosyal medya sayesinde sesini duyurup hakkını almayı başarabiliyor.
Sosyal
medyanın hayatımızda bu denli aktif olmasının iyi yanları kadar olumsuz yanları
da mevcut. Bunun en büyük örneklerinden biri, özellikle ceza yargılamalarında
aslında yeteri kadar hukuki birikimi olmayan kişiler de dahil olmak üzere herkesin
kendince yorum yapıyor ve olay üzerinden yargılama yapıyor olmasıdır.
Günlük
hayatta bir olay hakkında yorum yaparken daha öznel yorumlar yapar ve o şekilde
tavır takınırız. Ancak hukuki yorum yaparken daha nesnel ve kişisel görüşlerden
uzak yorumlar yapmamız gerekmektedir. Zira bu şekilde adil bir sonuca
ulaşabiliriz.
Sosyal
medya üzerinde bir araya gelen kitlelerin bir kısmı bilinçsiz hareket ederek
yargılamanın sonucunu beklemeden hukuki dayanaktan yoksun biçimde yorumlarda
bulunarak başta masumiyet karinesi olmak üzere pek çok hukuk ilkelerine zarar
vermektedir. Bilinçsizce yayılan bilgi-belgeler, görüntüler, ses kayıtları da
soruşturmanın gizliliğini zedelerken suç şüphesi altındaki kişinin de yargı
sürecine zarar verirken kişi üzerinde de çeşitli lekeler bırakmaktadır.
Her
ne kadar yargılama sürecinde kamuoyu baskısının hâkimin görüşüne etkisi
olmaması gerekse de özellikle göz ününde olan pek çok yargılamada kamuoyu
baskısı ve görüşleri mahkemeleri yönlendirebiliyor. Bu noktada hâkimin yapması
gereken kamuoyu baskısıyla hareket etmek değil, kanunları somut olaya en doğru
şekilde uygulayıp adalet terazisini dengelemektir.
Sosyal
medya üzerinde ses getiren bir konu çeşitli sitelerde paylaşılır ve yayıldıkça
yayılır. Kendiliğinden ortadan kalkmayan bu paylaşımlar kişiyi belki de yaşamı
boyunca zan altında bırakacak ve hayatının pek çok noktasında olumsuz olarak
karşısına çıkacaktır. Bunun sonucunda da kişinin hayatı boyunca üzerine atılı
suçla yaşamasına ve unutulma hakkının ihlal edilmesi durumu ortaya çıkacaktır.
Ceza
muhakemesi hukukunun temelinde bulunan koruma tedbirleri cezalandırma saikiyle
uygulanmamalıdır. Ancak özellikle koruma tedbirlerinden biri olan tutuklama,
sosyal medyanın yönlendirmesiyle uygulanmaması gereken hallerde dahi
uygulanabilmektedir. Hukuk devletinde kişiler gözaltına alınma, tutuklanma
korkusuyla yaşamak yerine gerektiği ölçüde koruma tedbirlerinin uygulanacağına
dair güveni hissetmelidir.
Bu
noktada sosyal medya ve kamuoyunun ceza yargılamasındaki olumsuz etkisini
azaltmak için bazı önlemler alınabilir. Haberciliğin daha dikkatli ve özenli
yapılması, yargılama faaliyetlerinin daha hızlı olması ve özellikle
vatandaşların bazı temel hukuk kavramlarına ve hukuki yöntemlere hâkim
olmasıyla sorunun bir nebze de olsa çözülebileceği düşünülebilir.
Stj.
Av. Bilge Sultan BAKİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.