Ölçülülük ilkesi uyarınca, tutuklama yoluna başvurmayı gerektirmeden sonuç almanın mümkün olabileceği durumlar vardır. Tutuklama, özgürlüğü kısıtlayıcı bir durumdur. Bu durumda tutuklamaya başvurmaya gerek kalmadan sonuç alınabilir ise Adli Kontrol tedbiri uygulanabilir.
Adli
Kontrol hükümlerinin uygulanabilmesi, hâkim takdirine kalmaktadır. Adli Kontrol
uygulamasının yetersiz kalacağı konusunda fikir oluşursa, hukuki ve maddi
sebepleri ele alınarak tutuklama kararı vermesi mümkün olacaktır.
Hastalık
durumu ağır veya engel durumu sebebiyle infaz süresi boyunca, kurum koşulları
dolayısıyla bireysel olarak yaşantısını idame ettiremediği belli olan veyahut
hamilelik durumu olan veya henüz doğumunun üzerinden altı ay geçmemiş olan
kadın şüphelilerin tutukluluk halleri yerine adli kontrol hükümlerinin
uygulanmasına karar verilebilir.
Kasten
işlenen vücut dokunulmazlığının ihlali haricinde, üst sınırı iki yıldan az olan
suçlarda veya adli para cezasının öngörülmüş olduğu suçlarda tutuklama
yapılabilmesinin imkânı yoktur. Ancak tedbir uygulanan kişinin ihlal sonucunu
doğuran davranışları sonrasında tutuklamaya başvurulabilir.
CMK
m.109/3’e göre; “Adli kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden
fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir;
a.
Yurt dışına çıkamamak
b.
Hâkim tarafından belirlenen yerlere,
belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak
c.
Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin
çağrılarına ve gerektiğinde mesleki uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam
konularındaki kontrol tedbirlerine uymak
d.
Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını
kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini
teslim etmek
e.
Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu
maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil,
tedavi veya muayene tedbirlerine tabi olmak ve bunları kabul etmek
f.
Şüphelinin parasal durumu göz önünde
bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme
süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hakimce belirlenecek bir güvence
miktarını yatırmak
g.
Silah bulunduramamak veya taşıyamamak,
gerektiğinde sahip olunan silahları makbuz karşılığında adli emanete teslim
etmek
h.
Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim
tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını
güvence altına almak üzere ayni veya kişisel güvenceye bağlamak
i.
Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve
adli kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak
ödeyeceğine dair güvence vermek
j.
Konutunu terk etmemek
k.
Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek
l.
Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek”
adli kontrol kararına konu olan yükümlülüklerdir.
Adli
Kontrol kararı verilebilmesi için bir istem yapılması gerekmektedir. Bu istem
Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabileceği gibi tutuklanması talebinde
bulunulan şüpheli tarafından da istem yapılabilecektir. Adli Kontrol kararı
tutuklama kararını verebilen tüm makamlar tarafından verilebilir.
Adli
Kontrol, geçici bir tedbir olarak karşımıza çıkmaktadır. Mahkûmiyet kararı
verilmesi durumunda sona erebileceği gibi, delil karartma şüphesi ve benzeri
durumların ortadan kalkması sonucunda da Adli Kontrol tedbirine son
verilebilecektir.
CMK
m.111’de Adli Kontrol kararının kaldırılması düzenlenmiştir. Buna göre;
1.
Şüpheli ve sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet
savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme 110. maddenin ikinci
fıkrasına göre (CMK m.110/2: Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adli
kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına
koyabilir; kontrolün içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen
kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan muaf
tutabilir.) beş gün içinde karar verebilir.
2.
Adli kontrole ilişkin kararlara itiraz
edilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.