Kiraya veren, kiralanan için kendi ihtiyacı oluşması sebebiyle kiracının tahliyesini talep etme hakkına sahiptir. Bu tahliye talebi yalnızca kendi ihtiyacı sebebiyle değil, kiraya verenin eşi, altsoyu, üstsoyu ya da kanunen bakmakla zorunlu olduğu kişilerin ihtiyaçları halinde de istenebilir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 350. maddesinde ele alınan bu düzenlemeye ihtiyaç nedeniyle tahliye davası denir.
Söz
konusu davada ileri sürülen ihtiyaç iddiasının gerçek, zorunlu ve samimi
olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. İhtiyacın bu koşulları karşılayıp
karşılamadığına hâkim, kiraya verenin hayat tarzına, hayatı yönetimine, sosyal
yaşam düzeyine o anda var olan koşulların varlığına göre karar verir. Ancak
hâkim bu değerlendirmeyi yaparken kiraya veren tarafın ihtiyacını konut
kavramını aşacak biçimde yorumlamamalıdır. Örneğin evin depo olarak
kullanılması amacı, kiracının tahliyesini gerektirmez.
Aynı
zamanda bu ihtiyacın devamlılık arz etmesi de şarttır. Geçici ihtiyaç
nedeninin tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz ortaya çıkmamış bir
ihtiyacın ve gerçekleşmesi uzun zaman alacak olan bir ihtiyacın da tahliye
sebebi olarak ileri sürülmesi mümkün değildir. Yani söz konusu ihtiyaç
sebebinin hem dava tarihinde hem de yargılama esnasında devam etmesi
gerekmektedir.
Kiraya
verenin malik olma zorunluluğu olmadığı için, ihtiyaç nedeniyle tahliye
davasını yalnızca malik değil, malik olmayan kiraya veren de sözleşmeyi sona
erdirmek için açabilir. Aynı zamanda Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre bu
davayı kiraya veren dışında, kiraya veren olmayan malik ve intifa hakkı
sahibi de açabilir.
Hangi
hallerde konut gereksinimi olduğu konusunda kanun açık bir belirtme
yapmamıştır. Burada değerlendirme ve belirleme hakimdedir. Yargıtay’ın bu
konuda çeşitli ölçütleri de mevcuttur. Her ne kadar Yargıtay verdiği kararlarda
bazen tutarsız kalsa da bunlara şu şekilde örnekler verilebilir:
· Kiraya verenin kendisinin kirada oturması
bir neden sayılabilir. Bazı kararlarında salt bu sebebi tahliye için yeterli
görürken bazı kararlarında kirada oturduğu evden çıkarılma tehlikesi şartını
aramıştır.
· Kira sözleşmesi düzenlenirken ortada var
olmayan bir sebebin sözleşme yapıldıktan sonra (kiraya verenin kendisi veya
ailesinden biri için) ortaya çıkması halleri tahliye davasının konusu olabilir.
Sağlık sorunları bunun en belirgin örneğidir.
· Kiraya verenin çocuklarının evlenmesi veya
eğitimi amacıyla bir yerde bulunması gerektiği hallerde çocukların taşınmaza
ihtiyaç duyması bir tahliye sebebi örneğidir.
· Kiraya veren yurt dışında yaşıyorsa ve
artık Türkiye’ye dönecekse, ya da yurt içinde farklı bir şehre atanması
sebebiyle eğer gittiği yerde kirada olan bir taşınmazı varsa ihtiyaç
nedeniyle tahliyesini isteyebilir.
· Kiraya verenin yeni çocuğu doğacaksa veya
çocuklarının büyümesiyle mevcut evleri yetersiz kalacaksa ihtiyaç
nedeniyle tahliye davası açabilir.
· Kiraya verenin yazlık ihtiyacını
karşılaması için de tahliye davası açılabilir. Bu halde gereksinim duyulduğunun
kabulü için sürekli oturma şartının aranmadığı görülmektedir.
· Kiraya verenin gereksinimi zorunlu, gerçek
ve samimi ise konut olarak kullanılan yer iş yeri olarak kullanıma uygunsa iş
yeri gereksinimi için boşaltılması talep edilebilir.
İhtiyaç
nedeniyle tahliye davasının TBK m.350/2 uyarınca, belirli süreli
sözleşmelerde sözleşme süresinin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde ise
kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için
öngörülen sürelere uyarak belirlenecek tarihten başlayarak 1 ay içinde açılması
gerekir.
İhtiyaç
nedeniyle tahliye davası açmak için ihtarname gönderme şartı yoktur. Ancak
sözleşmede bu konuyla ilgili özel bir düzenleme varsa ona uyulması
gerekmektedir. Gönderilen ihtarda ihtiyaç iddiasından bahsedilme zorunluluğu
yoktur. Davanın süresi içinde açılmış olması yeterlidir.
Stj.
Av. Bilge Sultan BAKİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.