25 Mart 2024 Pazartesi

CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA BİR KORUMA TEDBİRİ: TUTUKLAMA

Tutukluluk, ceza muhakemesi hukukunda ele alınan en önemli koruma tedbirlerinden biridir. Şüpheli veya sanığın suçluluğu hakkında kesin kararın verilmesinden önce kanunlarda belirtilen hallerin gerçekleşmesi durumunda hakim kararıyla tutukluluk koruma tedbirine başvurulur. Tutukluluk hali, şüpheli veya sanığın tutukluluğuna karar verilen andan başlar ve salıverilme veya cezanın infazına kadar devam eden geçici bir tedbirdir.

 

Tutukluluk hem geçici olması sebebiyle hem de delillerin muhafazası için kullanılması sebebiyle bir ceza aracı değildir.  

Tutuklama koruma tedbiri, ceza yargılaması sırasında delillerin muhafazasını sağlarken aynı zamanda sanığın kaçmasını önleyerek sağlıklı bir yargılamayı ve hüküm kurulmasına aracılık eder. Tutuklama hem geçici bir araçtır hem de kişisellik, orantılılık ve görünüşte haklılık gibi ilkelere sahiptir. 

  1. 1- Tutukluluğun Şahsiliği 

Ceza hukukunda hakim olan suçun şahsiliği ilkesi tutuklama koruma tedbiri için de aynen geçerlidir. Şüpheli veya sanık durumunda olmayan hiç kimse için tutuklama koruma tedbiri yoluna başvurulamaz. 

  1. 2- Tutuklamanın Bir Araç Olması 

Tutuklama ve hapis cezası, özgürlüğün kısıtlanması ve bu kararın hakim tarafından verilmesi yönleriyle benzerlik gösteriyor olsa da amaçları, sonuçları ve yerine getirilme yollarıyla farklılık göstermektedir. Hapis ceza, tutuklama bir koruma tedbiridir. 

  1. 3- Tutuklamanın Ölçülü Olması 

Koruma tedbirleri uygulanırken kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma sonucunu ortaya çıkarması sebebiyle hafiften ağıra giden bir sıralamayla uygulanması gerekir. Yani, adli kontrol tedbirinin yeterli olacağı durumlarda tutuklama tedbirine başvurulmamalıdır.  

  1. 4- Tutuklamanın Geçici Olması 

Tutuklama tedbirinin geçiciliği, tutuklamayı gerektiren hallerin ortadan kalkması halinde sona ermesini belirtir. Delillerin korumaya alınması, kovuşturma sonucunda beraat kararı verilmesi, kaçma şüphesine karşı teminat verilmiş olması tutuklamayı ortadan kaldıran hallerdendir. Yani sözü edilen geçicilik süreye bağlı bir geçicilik değildir. 

Tutuklama sebepleri kanunda sınırlı olarak belirtilmiş olup hürriyeti kısıtlayıcı bir sonuç ortaya koyduğu için kıyas yoluyla da genişletilemez. CMK’da tutuklama kararının verilebilmesi için kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgularla birlikte bir tutuklama nedeninin varlığı aranmaktadır. 

Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların şüpheli ya da sanığın suç işlediğini gösterir derecede olması gerekir. Fakat yalnızca bu olgunun varlığı yeterli olmayacaktır. Kanunda belirtilen tutuklama sebeplerinden birinin de mevcut olması gerekmektedir. Şüpheli veya sanığın suç işlediğine dair somut deliller yoksa eğer kişinin üzerine atılı suçun ağırlığı tutuklama kararı açısından bir önem taşımaz. 

CMK m.100’de tutuklama sebebi varsayılan haller belirtilmiştir. Kuvvetli suç şüphesi, saklanma veya kaçma şüphesini oluşturan somut olguların varlığı, şüpheli veya sanığın delilleri yok etme, gizleme veya değiştire şüphesi ve tanık, mağdur veya başka kişiler üzerinde baskı girişiminde bulunma şüphesi tutuklamayı gerektiren haller arasında sayılır. 

Yine CMK m.100’de tutuklama sebebi varsayılan katalog suçlar tek tek sayılmıştır. Şöyle ki: 

  • Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (TCK m.76,77,78) 
  • Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (TCK m. 79,80) 
  • Kasten öldürme (TCK m.81,82,83) 
  • Kasten yaralama (TCK m. 86/3-b-e-f, 87) 
  • İşkence (TCK m.94,95) 
  • Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç TCK m.102) 
  • Çocukların cinsel istismarı (TCK m.103) 
  • Hırsızlık (TCK m.141,142) ve yağma (TCK m.148,149) 
  • Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (TCK m.188) 
  • Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç TCK m.220) 
  • Devletin güvenliğine karşı suçlar (TCK m. 302,303,304,307,308) 
  • Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar (TCK m. 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315) 
  • 6136 sayılı kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı suçları (m.12) 
  • 4389 sayılı kanunda tanımlanan zimmet suçu (m.22/3-4) 
  • 4926 sayılı kanunda tanımlanan ve hapis cezası gerektiren suçlar 
  • 2863 sayılı kanunun 68. ve 74. maddelerinde tanımlanan suçlar 
  • 6831 sayılı kanunda tanımlanan kasten orman yakma suçları (m.110/4-5) 
  • 2911 sayılı kanunun 7/3. fıkrasında belirtilen suçlar 
  • Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu 
  • Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevi sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu. 

            Önemle belirtmek gerekir ki CMK m.100/4 “sadece adli para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.” şeklindedir. 

Stj. Av. Bilge Sultan BAKİ 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.