Disiplin hukukuna hâkim olan temel ilkeler çoğunlukla mahkeme içtihatları doğrultusunda ortaya çıkmıştır. Disiplin hukuku, cezalandırılma ilkeleri açısından ceza hukuku ile benzer özellikler taşımakta olup ceza hukukunda yer alan birçok ilke istisnaları olmakla birlikte disiplin hukukunda da yer almaktadır. Bugünkü yazımızda memur disiplin hukukuna hâkim olan temel ilkelerden kısaca bahsedeceğiz.
1-
Kanunilik
(Kanunsuz Suç Ve Ceza Olmaz) İlkesi
Bilindiği üzere ceza hukukunda kanunilik
ilkesi geçerlidir. Disiplin hukukunda kanunilik ilkesinin bir görünümü olan
cezada kanunilik ilkesi benimsenmiş, cezada kanunilik ilkesi gereğince
memurlara verilecek disiplin cezalarının ne olduğu kanunda belirtilmelidir ve
kanunda belirtilen cezalardan başka bir cezanın memura uygulanması mümkün
değildir. Cezada kanunilik ilkesinin yanı sıra suçta kanunilik ilkesi ise ceza
hukukunda olduğundan daha esnek haliyle disiplin hukukunda yerini bulmuştur.
Suçta kanunilik ilkesi, disiplin hukukunda ceza hukukunda olduğu kadar kesin
olamayacağından, idari işlem ile de disiplin suçlarının belirlenebileceği kabul
edilmektedir.
2-
Tek
Fiile Tek Ceza Verilmesi İlkesi
Ceza hukukunda geçerli olan tek fiile tek
ceza verilmesi (ne bis in idem) ilkesi disiplin hukukunda da uygulanan bir
ilkedir. Buna göre memurlara bir disiplin suçu için ancak bir disiplin cezası
uygulanabilmektedir. Aynı fiil için birden fazla disiplin cezası uygulanması
mümkün değildir. Tek fiile tek ceza verilmesi ilkesinden anlaşılması gereken,
kamu görevlisinin işlediği bir fiil, kanunda birden fazla hükmü ihlal ettiği
hallerde bunlardan ağır olan cezaya göre cezalandırılmasıdır. Ancak belirtmek
gerekir ki; bir fiil hem ceza hukuku anlamında suç hem de disiplin suçu
oluşturuyorsa burada tek fiile tek ceza verilmesi ilkesinden bahsedilemez, ceza
ve disiplin yaptırımları ayrı ayrı uygulanabilir.
3-
Şüpheden
Sanık Yararlanır İlkesi
Memurların disiplin cezası ile
cezalandırılabilmeleri için suç olarak belirlenmiş olan tutum ya da davranışın
ilgilisi tarafından işlenmiş olduğunun kesin ve şüpheye yer bırakmayacak
şekilde saptanması ve maddi gerçeğin tüm boyutlarıyla ortaya konması gerekmektedir.
Disiplin yaptırımı uygulanacak kişi tarafından ikrar edilmeyen ve eldeki mevcut
deliller ile disiplin normuna aykırı fiilin ispatı mümkün olmayan hallerde
disiplin yaptırımına karar verilmesi disiplin hukuku kurallarına,
cezalandırılma ilkelerine ve şüpheden sanık yararlanır ilkesine aykırı
olacaktır.
4-
Lehe
Olan Hükmün Uygulanması İlkesi
Lehe olan hüküm uygulanması ilkesi gereğince
sonradan yürürlüğe giren düzenleme ile daha önceden disiplin suçu olarak
nitelendirilen fiil disiplin suçu olmaktan çıkıyorsa ya da cezayı
hafifletiyorsa, yeni düzenleme hükmü memur için uygulanır.
5-
Geçmişe
Etkin Disiplin Cezası Verilemez İlkesi
Mezkûr ilkeye göre disiplin suç ve
cezalarını düzenleyen kanun yürürlüğe girdikten sonraki fiiller için uygulanır.
Kanun yürürlüğe girmeden önce işlenmiş fiillere sonradan yürürlüğe giren kanun
hükmünce ceza verilemez. Nitekim disiplin cezalarının zaman bakımından
uygulanmasına ilişkin olan bu durum 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun
132.maddesinde de düzenlenmiştir.
6-
Ölçülülük
İlkesi
Disiplin hukuku gereğince
disiplin cezası kararı almaya yetkili olan makam, ölçülülük ilkesini gözeterek
bu doğrultuda bir karar vermelidir. Ölçülülük ilkesi anayasal bir ilke olmakla
birlikte ölçülülük ilkesinden anlaşılması gereken disiplin cezası ile disiplin
suçu arasında belli bir orantının bulunması, disiplin suçunun ağırlığı ile
disiplin cezasının sertliği arasında makul bir ölçü olması ve eylemin
ağırlığına göre cezalandırmaya gidilmesidir.
7-
Gizlilik
İlkesi
İdari soruşturmalarda
gizlilik esastır. Gizlilik ilkesi gereğince hakkında soruşturma açılan memurun
kimliğinin, soruşturmaya ilişkin her türlü bilgi ve belgenin gizli tutulması
gerekmektedir. Disiplin soruşturmalarında gizlilik ilkesine riayet edilmesi hem
idari sırların üçüncü kişiler tarafından öğrenilmesini engeller hem de
delillerin karartılmasının önüne geçer.
8-
Bir
Alt Cezanın Uygulanması
657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin
3.fıkrası “Geçmiş hizmetleri sırasındaki
çalışmaları olumlu olan ve ödül veya başarı belgesi alan memurlar için
verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir.” şeklinde olup
kanun hükmünden de açıkça anlaşıldığı üzere disiplin cezası için öngörülen
disiplin cezasının yerine bir alt cezanın verilmesi konusunda idareye takdir
yetkisi tanınmış, alt cezanın uygulanması için memurun geçmiş çalışmalarının
olumlu, başarılı olması aranmıştır. Ancak her ne kadar bir alt cezanın
uygulanması için idareye takdir yetkisi tanınmış ise de Danıştay Yerleşik
İçtihatlarında bir alt cezanın uygulanmaması durumunda niçin bir alt cezanın
verilmediği idare tarafından gerekçelendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
9-
Başvuru
Yollarının Gösterilmesi İlkesi
Bilindiği
üzere Anayasa’nın 40.maddesinin 2.fıkrası “Devlet,
işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını
ve sürelerini belirtmek zorundadır.” şeklinde olup disiplin hukukunda da mezkûr
hüküm gereğince disiplin cezası verilirken cezaya karşı başvuru yollarının ve
bunların sürelerinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Başvuru yollarının
gösterilmesi ilkesi özellikle haklarını bilmeyen bireyler için oldukça önemli
bir ilkedir. Zira Danıştay’ın yerleşik içtihatlarında da işleme karşı başvuru
yollarının ve süresinin gösterilmediği hallerde işlemin usul yönünden sakat
olduğu ve iptali gerektiği yönünde karar verilmektedir.
Stj.
Av. Gülsüm ESER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.