4 Mart 2024 Pazartesi

MEMUR DİSİPLİN HUKUKUNA HÂKİM OLAN TEMEL İLKELER

        Disiplin hukukuna hâkim olan temel ilkeler çoğunlukla mahkeme  içtihatları  doğrultusunda ortaya çıkmıştır. Disiplin hukuku, cezalandırılma ilkeleri açısından ceza hukuku ile benzer özellikler taşımakta olup ceza hukukunda yer alan birçok ilke istisnaları olmakla birlikte disiplin hukukunda da yer almaktadır. Bugünkü yazımızda memur disiplin hukukuna hâkim olan temel ilkelerden kısaca bahsedeceğiz.

1-    Kanunilik (Kanunsuz Suç Ve Ceza Olmaz) İlkesi

Bilindiği üzere ceza hukukunda kanunilik ilkesi geçerlidir. Disiplin hukukunda kanunilik ilkesinin bir görünümü olan cezada kanunilik ilkesi benimsenmiş, cezada kanunilik ilkesi gereğince memurlara verilecek disiplin cezalarının ne olduğu kanunda belirtilmelidir ve kanunda belirtilen cezalardan başka bir cezanın memura uygulanması mümkün değildir. Cezada kanunilik ilkesinin yanı sıra suçta kanunilik ilkesi ise ceza hukukunda olduğundan daha esnek haliyle disiplin hukukunda yerini bulmuştur. Suçta kanunilik ilkesi, disiplin hukukunda ceza hukukunda olduğu kadar kesin olamayacağından, idari işlem ile de disiplin suçlarının belirlenebileceği kabul edilmektedir.

2-    Tek Fiile Tek Ceza Verilmesi İlkesi

Ceza hukukunda geçerli olan tek fiile tek ceza verilmesi (ne bis in idem) ilkesi disiplin hukukunda da uygulanan bir ilkedir. Buna göre memurlara bir disiplin suçu için ancak bir disiplin cezası uygulanabilmektedir. Aynı fiil için birden fazla disiplin cezası uygulanması mümkün değildir. Tek fiile tek ceza verilmesi ilkesinden anlaşılması gereken, kamu görevlisinin işlediği bir fiil, kanunda birden fazla hükmü ihlal ettiği hallerde bunlardan ağır olan cezaya göre cezalandırılmasıdır. Ancak belirtmek gerekir ki; bir fiil hem ceza hukuku anlamında suç hem de disiplin suçu oluşturuyorsa burada tek fiile tek ceza verilmesi ilkesinden bahsedilemez, ceza ve disiplin yaptırımları ayrı ayrı uygulanabilir.

3-    Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi

Memurların disiplin cezası ile cezalandırılabilmeleri için suç olarak belirlenmiş olan tutum ya da davranışın ilgilisi tarafından işlenmiş olduğunun kesin ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde saptanması ve maddi gerçeğin tüm boyutlarıyla ortaya konması gerekmektedir. Disiplin yaptırımı uygulanacak kişi tarafından ikrar edilmeyen ve eldeki mevcut deliller ile disiplin normuna aykırı fiilin ispatı mümkün olmayan hallerde disiplin yaptırımına karar verilmesi disiplin hukuku kurallarına, cezalandırılma ilkelerine ve şüpheden sanık yararlanır ilkesine aykırı olacaktır.

4-    Lehe Olan Hükmün Uygulanması İlkesi

Lehe olan hüküm uygulanması ilkesi gereğince sonradan yürürlüğe giren düzenleme ile daha önceden disiplin suçu olarak nitelendirilen fiil disiplin suçu olmaktan çıkıyorsa ya da cezayı hafifletiyorsa, yeni düzenleme hükmü memur için uygulanır.

5-    Geçmişe Etkin Disiplin Cezası Verilemez İlkesi

Mezkûr ilkeye göre disiplin suç ve cezalarını düzenleyen kanun yürürlüğe girdikten sonraki fiiller için uygulanır. Kanun yürürlüğe girmeden önce işlenmiş fiillere sonradan yürürlüğe giren kanun hükmünce ceza verilemez. Nitekim disiplin cezalarının zaman bakımından uygulanmasına ilişkin olan bu durum 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 132.maddesinde de düzenlenmiştir.

6-    Ölçülülük İlkesi

Disiplin hukuku gereğince disiplin cezası kararı almaya yetkili olan makam, ölçülülük ilkesini gözeterek bu doğrultuda bir karar vermelidir. Ölçülülük ilkesi anayasal bir ilke olmakla birlikte ölçülülük ilkesinden anlaşılması gereken disiplin cezası ile disiplin suçu arasında belli bir orantının bulunması, disiplin suçunun ağırlığı ile disiplin cezasının sertliği arasında makul bir ölçü olması ve eylemin ağırlığına göre cezalandırmaya gidilmesidir.

7-    Gizlilik İlkesi

İdari soruşturmalarda gizlilik esastır. Gizlilik ilkesi gereğince hakkında soruşturma açılan memurun kimliğinin, soruşturmaya ilişkin her türlü bilgi ve belgenin gizli tutulması gerekmektedir. Disiplin soruşturmalarında gizlilik ilkesine riayet edilmesi hem idari sırların üçüncü kişiler tarafından öğrenilmesini engeller hem de delillerin karartılmasının önüne geçer.

8-    Bir Alt Cezanın Uygulanması

657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin 3.fıkrası “Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve ödül veya başarı belgesi alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir.” şeklinde olup kanun hükmünden de açıkça anlaşıldığı üzere disiplin cezası için öngörülen disiplin cezasının yerine bir alt cezanın verilmesi konusunda idareye takdir yetkisi tanınmış, alt cezanın uygulanması için memurun geçmiş çalışmalarının olumlu, başarılı olması aranmıştır. Ancak her ne kadar bir alt cezanın uygulanması için idareye takdir yetkisi tanınmış ise de Danıştay Yerleşik İçtihatlarında bir alt cezanın uygulanmaması durumunda niçin bir alt cezanın verilmediği idare tarafından gerekçelendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

9-    Başvuru Yollarının Gösterilmesi İlkesi

    Bilindiği üzere Anayasa’nın 40.maddesinin 2.fıkrası “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” şeklinde olup disiplin hukukunda da mezkûr hüküm gereğince disiplin cezası verilirken cezaya karşı başvuru yollarının ve bunların sürelerinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Başvuru yollarının gösterilmesi ilkesi özellikle haklarını bilmeyen bireyler için oldukça önemli bir ilkedir. Zira Danıştay’ın yerleşik içtihatlarında da işleme karşı başvuru yollarının ve süresinin gösterilmediği hallerde işlemin usul yönünden sakat olduğu ve iptali gerektiği yönünde karar verilmektedir.

                                                                                                          

Stj. Av. Gülsüm ESER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.