9 Haziran 2024 Pazar

SÖZLEŞME DEVRİ, ALACAĞIN TEMLİKİ VE BORCUN ÜSTLENİLMESİ

Bu haftaki yazımızda bir borç ilişkisindeki taraflarla ilgili olan değişiklik türlerinden bazıları üzerinde duracağız.

      Öncelikli olarak sözleşmenin devri hususunu ele alalım. TBK m. 205/1’de “Sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşmadır.” tanımı yapılarak açıklanmıştır. Devre konu olan sözleşmenin geçerli olabilmesi için devredilen sözleşmenin şekil şartları önem arz etmektedir.

Çünkü maddede belirtildiği üzere “Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır.”. Bu şekilde devredilecek bir sözleşme bahse konu sözleşmeyi devralan ve devreden arasında yapılacak olan bir sözleşme ile de yapılabilir. Fakat bu anlaşmanın geçerlilik koşulu olarak sözleşmede bulunan üçüncü tarafın onayı ve kabulünün bulunması gerekmektedir. Sözleşme devri ve buna benzer işlemler sonucunda sözleşmenin taraflarında değişiklik meydana gelir.

Sözleşmeye katılma halinde ise taraflar halihazırda mevcut iken üçüncü bir kişinin sözleşmenin mevcudunda bulunan taraflardan birinin yer alması amacıyla katıldığı durum olarak ifade edilebilir. Katılan üçüncü kişi, katıldığı andan itibaren katıldığı tarafın mevcut hak ve borçlarına taraf olur. Bu katılma durumu katılacak üçüncü kişi ve sözleşmenin tarafları arasında kurulacak üç taraflı bir sözleşme sonucunda mevcut olur. Sözleşmeden aksinin anlaşılması mümkün olmadığı müddetçe katılan üçüncü kişi ve katıldığı taraf sözleşmenin diğer tarafına karşı müteselsilen sorumludurlar.

 Alacağın temliki durumundan bahsetmemiz gerekirse, buradaki devir durumundan kastedilen şudur; Şöyle ki, sözleşmedeki borç ilişkisinden doğan alacağın bir üçüncü kişiye geçmesi durumunu ifade eder. Alacak hakkı özelinde kural olarak üçüncü kişiye devredilme durumunda, borçlunun rızası aranmaz. Ancak bu tasarruf işlemiyle alakalı devri yasaklayan bir sözleşme yapılmış olması durumunda devir işlemi yapılamayacaktır. Devir işleminin geçerliliğinin sağlanabilmesi yazılı şekil unsurunun eksiksiz ifa edilmiş olmasına bağlıdır. Buradaki yazılı şekil şartından anlaşılması gereken ise alacağı devreden kişinin beyanıdır. Bir kişi henüz iktisap etmemiş olduğu gelecekteki alacağına yönelik hakkını devredebilmesine herhangi bir engel bulunmamaktadır. Alacağı devreden yahut devralan fark etmeksizin bu işlemi, işlemin karşı tarafı olan borçluya bildirmekle yükümlüdür.

 TBK m. 188/2’de takas ile alakalı bir istisnadan bahsedilmiştir. “Borçlu, devri öğrendiği anda muaccel olmayan alacağını, devredilen alacaktan önce veya onunla aynı anda muaccel olması koşuluyla borcu ile takas edebilir.” denmektedir.

 Son olarak borcun naklinden söz etmek gerekirse sözleşmedeki borç ilişkisi münasebetiyle doğan borcun üçüncü kişiye geçirilmesi ile gerçekleşmektedir. Bu nakil işlemi, alacaklı olan ile konu olan borcu üstlenen arasında yapılabilen bir sözleşme ile geçerlilik kazanmaktadır. Borçlu tarafın muvafakatinin aranmasına ihtiyaç yoktur. TBK m. 195’e göre “Borçlu ile iç üstlenme sözleşmesi yapan kişi, borcu bizzat ifa ederek veya alacaklının rızasıyla borcu üstlenerek, borçluyu borcundan kurtarma yükümlülüğü altına girmiş olur.” denerek iç üstlenme sözleşmesi açıklanmıştır. Devamındaki madde olan TBK m.196’ya bakıldığında “Borçlunun yerine yenisinin geçmesi ve borcundan kurtarılması, borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılacak sözleşmeyle olur.” denerek dış üstlenme sözleşmesi açıklanmıştır. Borcun nakli geçersiz olarak kurulmuşsa, borcun intikal etmesi söz konusu olmaz, önceki borçlu, aynı şekilde borçlu olarak kalmaya devam eder.

 

Stj. Av. Batın ÇEBİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.