9 Haziran 2024 Pazar

TCK m.123/A ISRARLI TAKİP SUÇU

Israrlı takip; “musallat olma veya dadanma” olarak, diğer bir ifade ile bir kişiyi rızası olmadan, sürekli olarak gözetlemek şeklinde tanımlanabilir. Suç boyutuyla ise failin; mağdurun güvenliğini tehdit ederek, kasıtlı, kötü niyetli, sürekli olarak devam eden eylemiyle, iç huzurunu bozması olarak açıklanabilir. Hukuken bu kavram, yalnızca mağdurun fiziki takibi şeklinde anlaşılmamalıdır. Zira kavram, farklı hukuk disiplinlerinde farklı şekillerde ifade edilebilmektedir.

Bir eylemin ısrarlı takip suçu kapsamında kabul edilmesinin temel şartı mağdurun fail tarafından sürekli, zaman ve mekândan bağımsız olarak ısrarla rahatsız edilmesi ve iç huzurunun bozulmasıdır. Yasal düzenlemelerde genel olarak fiilin ısrarlı takip suçunu oluşturmasının ön koşulu failin davranışının mağdurda makul ve ciddi bir korku yaratmasıdır.

Israrlı Takip Suçunun Unsurları

I.                   Korunan Hukuki Değer

Israrlı takip suçu, 5237 sayılı TCK’ de m.123/A’ da düzenlenmiştir. Söz konusu suç hürriyete karşı suçlar bölümünde düzenlendiğinden, kanun ile korunan temel hukuki yararın “kişi hürriyeti” olduğu söylenebilir. Ayrıca bireyin rahatsız edilmeme, huzur ve sükûnun korunması, hareket özgürlüğü, özgürce düşünme ve karar verme, bedensel dokunulmazlık, mülkiyet, mahremiyet ve yalnız bırakılma hakları da korunmaktadır. Tüm bu ifade edilen hakların korunması gözetildiğinde, korunan hukuki yararların karma nitelikte olduğu sonucuna varılabilir.

Israrlı takip, mağdurları mahremiyet, hareket özgürlüğü, seyahat özgürlüğü, korunma ve güvenlik hakları, serbest dolaşım hakkı gibi bazı temel ve insani hakları ihlal ederek, bu temel insan haklarından kişiyi mahrum bırakmaktadır. Bu ihlal edilen temel haklar da korunan hukuki yararlardandır. Her ne kadar, ısrarlı takip suçu, vücut dokunulmazlığına ya da cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar arasında sayılmıyor olsa da suç oluşturan fiiller ile vücut veya cinsel dokunulmazlığının ihlal edilmesi tehlikesi bulunduğundan, TCK m.123/A ile siber tacize karşı koruma sağlanması da amaçlanmaktadır.

II.                Fail ve Mağdur

Israrlı takip suçunda herkes fail ya da mağdur olabilir. Ancak TCK m.20/2 uyarınca tüzel kişilerin fail olabilmesi mümkün olmadığından fail ancak gerçek kişi olabilmektedir. Maddede geçen “bir kimse” ifadesinden anlaşılacağı üzere, kanunda sayılmakta olan fiiller belirli bir kişiye yöneltilmiş olmalıdır. Mağdurun belirli bir kişi olmaması durumunda ısrarlı takip suçu da oluşmaz. Bu sebeple tüzel kişiler suçun mağduru olamaz.

Maddenin ikinci fıkrasında ağırlaştırıcı nedenler açıklanmaktadır. Buna göre mağdur çocuk veya failin ayrıldığı eşi ya da boşandığı (eski) eşi oluşu ağırlaştırıcı sebeplerdir.

Israrlı takip suçunda mağdurun psikolojik, ruhsal ya da fiziksel olarak, failin kendisine gerçekleştirmekte olduğu fiillerin rahatsızlık verecek düzeyde olduğunu fark edecek durumda olması gerekmektedir. Zira mağdurun bunu algılayabilecek durumda olmaması halinde, suçun konusunun oluşmayacağından bahisle suçun oluşmayacağı kabul edilmelidir.

III.             Hareket ve Netice

Israrlı takip suçu seçimlik ve bağlı hareket suçu olup yalnızca maddede sayılmış olan hareketlerden biri veya birkaçının işlenmesi ile gerçekleşebilir.

Suçun oluşması için failin eylemlerini ısrarlı bir şekilde gerçekleştirmesi gerekmektedir. Isrardan neyin anlaşılması gerektiğine dair TCK’de kesin bir tanım olmasa da yargı kararlarınca eylemin birden fazla kez tekrarlanması, failin eylemini istikrarlı gerçekleştirmesi, mağdurun bu eylemi istemediğini açık ya da örtülü biçimde belirtmesi, eylemler arasında uzun bir zaman geçmemesi gibi koşullar aranmaktadır. Eylemin tek seferlik gerçekleştirilmesi, ısrar unsurunu taşımadığından ısrarlı takip suçundan da bahsedilemeyecektir. Bu sebeple, suça yol açan davranışların birden çok kez gerçekleştirilmesi ve mağdurda rahatsızlık hissettirmesi gerekmektedir. Ancak suçun oluşması için failin, ısrarlı davranışlarını mutlaka aynı hareketi farklı zaman dilimlerinde gerçekleştirmesi aranmaz. Fail, maddede ifade edilen eylemlerden birini ısrarlı biçimde gerçekleştirebileceği gibi farklı fiilleri farklı yer ve zamanlarda tekrarlayarak ısrarını gösterebilir.

Suç tipindeki ilk hareket “fiziken takip etmek” biçiminde ifade edilmiş olup bu hareket mağdurun fail tarafından herhangi bir yerde, zamanda ve şekilde izlenmesi olarak tanımlanabilir. Fiziki takibin söz konusu olması için failin mağdura mutlaka fiziksel temasta bulunması gerekmez. Fakat bu eylemin de ısrarlı ve zamana yayılmış olması gerekir.

Bahsedilen ikinci fiil ise “haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak” şeklinde belirtilmiştir. Buna göre failin mağdurla mağdurun sosyal medyalarını ve herhangi bir iletişim aracını kendisi takip ederek ya da üçüncü kişiler aracılığıyla iletişim kurmaya çalışmasıdır. Temas kurulmaya çalışılması suçun oluşması için yeterli olup temasın kurulması şartı aranmamaktadır. Ancak tüm bu sayılan şartlar yeterli olmayıp mağdurun, failin temas kurmaya yönelik hareketlerinden kaynaklı olarak ciddi şekilde huzursuzluk yaşaması veya kendisinin ya da yakınlarından birinin güvenliği için kaygı duyması da gerekmektedir.

Suçun Manevi Unsuru

Israrlı takip suçu için failin kastının olması yeterlidir. Bu kasıt olası kasıt olabilir ancak taksir söz konusu olamaz. Fail, kanunda tanımlanan takip fiillerini mağduru rahatsız etmek ve mağdurla temas kurmaya çalışmak şeklinde gerçekleştirmelidir. Aksi halde kastın varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmelidir. Temas kurma eylemi failin kimliği gizli ya da açık şekilde olabilir.

            A.    Hukuka Aykırılık Unsuru

Suç, şikâyete bağlı olduğundan mağdurun rızası hukuka uygunluk sebebi olarak kabul edilebilir. Mağdur, takip edildiğini fark ettiği halde bu duruma ses çıkarmıyor ve fail hakkında şikâyette bulunmuyorsa mağdurun rızasının olduğu farz edilmelidir.

B.     Suça Etki Eden Haller

Madde hükmünün ikinci fıkrasında ağırlaştırıcı nedenler düzenlenmiştir. Suçun çocuğa veya ayrılık kararı verilmiş yahut boşanılan eşe karşı işlenilmesi ağırlaştırıcı neden olarak sayılmaktadır. Fıkranın c bendinde ise fiilin, hakkında “uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi” ağırlaştırıcı sebeptir. Maddenin ikinci fıkrasında sayılan nitelikli haller için de şikâyet şartı aranmaktadır. Fail bu durumda bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suç, şikâyete bağlı olup CMK m.253/3 uyarınca değişikliğe gidilmiş ve ısrarlı takip suçu uzlaştırma kapsamı dışına çıkarılmıştır.

 

                                                                                                                  Av. Pınar KUTLU 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.